7 Aralık 2014 Pazar

LOCKE (luck/destiny/sadness/revenge/stupidity/..)

Bu yazı bir film yani Locke hakkındadır. Yani izlemek isterseniz önce filmi izleyin.

Tek mekan filmi. Tom Hardy filmde göreceğiniz tek kişi. Konusu ise şöyle: Locke evli çocukları olan, karısını seven, mesleğinde başarılı biridir. Bir gün bir iş kazası olur ve karısını aldatır. Ama eve geldiğinde yüzünde zafer kazanmış gibi ifade olduğunu eşi filmde söyler ve biz bunu öğreniriz. Tek gecelik bir şey olmasına rağmen kadın hamile kalır ve çocuğu doğurmak ister. Kadının içine kapanık, yaşı biraz büyük ve yalnız bir tip olduğunu da eklemek istiyorum. Locke de sorumluluğunu üstlenir ve kadınla duygusal bağının olmadığını sadece bebek için yanında olacağını filmde sık sık tekrarlar.

Bu kadar ısrarla bebeğin babasının kim olduğunu bileceğini söylemesinin ve kadının yanına ısrarla gidip çocuğu kabullenmesinin altında yatan asıl neden ise Locke'nin babasının da aynı şeyi yapmış olmasıdır. Tek farkla: Locke'nin babası bu durumu kabullenememiştir ve bu yüzden babasına öfkelidir. Kendi kendine yaptığı konuşmalardan anlıyoruz ki bebeğe sahip çıkmasını babasının yetersizliğinden intikam aldığını göstererek yapıyor.

Benim söylemek istediklerim ise şunlar: Her zaman söylediğim gibi gene söylüyorum. Anne-baba olmak bu dünyada bir insanın başına gelebilecek en büyük zorluktur. Bunun sorumluluğunu alacak cesaret, yürek, samimiyet, inanç, kararlılık, koruma iç güdüsü,... en önemlisi sevmeyi bilmek bu durum için çok önemlidir. İnsanın bütün hayatı bunun üzerine kurulu çünkü.

Bu filmde de görüyoruz ki babası öldüğü halde çocukluğundan kalan sorunları halledemediği halde halletmiş gibi gözüken Locke yaptığı şeyleri hayatta olmayan birine yani babasına adıyor. Kirli olduğunu düşündüğü soy adını bu bebeğe vererek soy adını temizlemeyi düşünen, işten kovulduğu ve iş başkasına verildiği halde sırf yarım bırakmamak adına telefonla işi çözmeye çalışan, bunu ve yaptığı diğer şeyleri babası yanındaymış gibi konuşup ona öfkesini dile getiren Locke bunları yaparken gayet sakindir. Sanki bunları bilerek yapmıştır ve babasına işleri nasıl da düzene soktuğunu göstermek ister gibidir.

Benim fikrim ise bu işleri başına kendi açtığı yönünde. Farkında ya da farkında olmadan fark etmez. Yaptığı her şeyi babası kendisine yapmadığı için yapıyor. Peki burada diğer insanlar ne oluyor? Mesela karısı? Çok mutlu evlilikleri ve ergenlikte iki çocuğu iyi bir hayatı ve sahiplendiği bir mesleği varken bir insan bunu niye yapar? Yapamaz demiyorum yapabilir insan sonuçta. Ben daha çok nedenleriyle ilgileniyorum. Yargılama yok yazdığım şeyde. Sadece nedenini merak ediyorum. Karısını gerçekten sevmedi mi? Çocukları babalarıyla vakit geçirebiliyor diye mi çocukları cezalandırdı? Ya da en kritik yerde işte kendisine ihtiyaç olduğu zamanda iş arkadaşlarını zor duruma düşürerek mi babasından intikam aldı.

Halletmeye çalıştı. Kendine göre nedenleri de vardı. Üzgündü de. Sonuçta bir şeyler oldu ve olacak da.

Bilmem ki insan nedir ne kadar karışıktır? Neleri yapma potansiyelimiz var, yaptığımız hangi şeyler bizden oluşuyor, biz kimiz, ne kadarı biziz? Söylediklerimizden kaçı gerçek, yalanı ne kadar sahiplendik? Yapmacıklık benliğimizin neresine sinmiş durumda? Neyi temizleyip hangi özelliklerimizi düzelteceğimizi nasıl öğreneceğiz? İnsan... Ne için varsın sen. ''Eş'' dediğimiz ''dost'' dediğimiz kişilerden bunların ne kadarını beklemeliyiz?

Her şey çok karışık. Yolu bulmak ümidiyle, iyi geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder