Merhaba, nasılsın?
Bir şeyler yazmak istiyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorum.
Bu ilkler neden hep zor bana.
Hmm...
Bir şeyin çıkış noktası olmalı tetikleyen bir şey olmalı. Bir şeye nasıl başlandığı benim için önemliyken bir kitaba başladığımda ya da filme ilk cümleyi ya da ilk sahneyi hiç bir zaman hatırlamam. Hatta bazen özellikle dikkat etmeye çalışırım ama gene de hatırlamam.
Bir şey bir insan için bu kadar önemliyken aynı zamanda nasıl bu kadar önemsiz daha doğrusu görünmez olabilir ki?
Hayvanlar bitkiler belli bir programlanma üzerine kurulu yapacakları belli nasıl yaptıkları belli standartlar yani ne için orda oldukları belli. İnsan da öyle. Hepimiz standartız. Hayvanlardan tek farkımız bir olay karşısında seçme şansımızın olması sanırım. Bir aslan karnı acıktığında ne yapacak bellidir ben yemeyeyim al sen ye demez. Acıkırsa yer. Ya da bir inek bugünde bir hayvan yiyeyim demez. Bir timsah yavrusunu yerken aman bu benim yavrum o kadar koruduk yemeyeyim demez. Yemesi gerekiyorsa yer.
Ama insan ekmeğini paylaşabilir. Bir hayvan yalan söylemezken insan yalan söylememeyi tercih edebilir. Zarar vermemeyi seçebilir. Anlamayı seçebilir.
Renovatio Latince'de yeniden doğuş anlamına gelmekteymiş. Yeniden doğuş. Hangi şartlar altında ya da hangi duygular altında. Şartsa eğer biraz da şansın olması lazım ki bu bende olmayan bir şey. Kulaklığımın teki bozukken uzaktan masaya fırlattığımda sağlam olan tarafın bardağımdaki suya girmesi benim şansım çok bir şey beklemiyorum. Ama kızmıyorum da hatta komik bile geliyor bazen başıma gelenler. Duyguysa eğer bir kırılma noktası olmalı diye düşünüyorum. Çünkü bana göre İnsan ancak kırıldığı yerden ilerlerse ne kadar ilerlediğini görebilir. Hiç kırılmamışsa o hayat alışkanlıktan ibarettir. Kırılma dediğim illa acı çekeceksin demek değil. Bir gün salonunda oturup dışarıyı seyrediyorken evsiz bir insana baktığında da olabilir. Bir anda sanki artık sen sen değilsindir gibi hissedersin. Olabilir insan beyni çok büyük ve karmaşık bir yer. Neyin neyi tetikleyeceği hiç belli olmaz.
Yani aslında güvenilecek en son türüz. Her an her şey olabilir ne yapacağımız belli olmaz.
İyi geceler.
18 Ağustos 2015 Salı
15 Ağustos 2015 Cumartesi
Güzel Anlamlarda Bugün
"Çünkü birlikte olmayı seçtiğimiz insan, derinliğimizin, temizliğimizin ölçüsü, kimliğimizin özüydü."
Bana söyleyin bu cümleden daha güzel bir cümle var mı?
Bizim seçim yaptığımız bir konuda bu cümlenin üzerinde bir cümle var mı?
Bana söyleyin bu cümleden daha güzel bir cümle var mı?
Bizim seçim yaptığımız bir konuda bu cümlenin üzerinde bir cümle var mı?
13 Ağustos 2015 Perşembe
Yalakalık ve Huzur
İyi günler sayın okuyucum. Uzun süredir yoktum buralarda farkındayım. Mezun oldum okul bitti. Evimdeyim. Sabah kalkıp film izliyorum kitap okuyorum sonra çıkarsam dışarı çıkıyorum. Tüm günlerim böyle geçiyor. Tatil yani bir yerde işte. Bazen de Güneş'i hissetmeye çıkıyorum. Akşama kadar ısısını bedenime aşılamasını hissediyorum. Sonra eve gidiyorum yeniden film izliyorum. Arkadaşlarım bütün filmleri izlemedin mi diye soruyorlar. İzlemedim daha yolu yarılamadım bile.
Tabi bu sırada buldukları boşluklarda annemin sabahtan akşama kadar konuşmaları babamın kursa kaydol kpssye hazırlan ne zaman başlayacak kurs, kaçırma larıyla felan geçiyor günlerim.
Bugün yazmaya karar vermemin sebebi ise kursa başladığımda aynı zamanda çalışayım dediğim için ilk iş görüşmeme gitmem. Gittim. Girdim o yere. Hiç bir şey hissetmedim. Yeni bir şeye başlayacağımı düşündüğüm her şeyde yaptığım gibi dua etmedim. Sadece gittim yani anlayacağın. NE olacağını nasıl davranacağımı bilmeden kendimi deney olarak kullanarak gittim. Merak etme kendime izin verdim denek olmak için.
Ve.... Biri sigarasını tenezzül edip kendi yakmayıp yardımcısına yaktırır, bulunduğu yeri sahiplenir, koltuğunda mutludur; etrafındakiler hangi kelimeleri seçsem acaba diye düşünür (bu kelimeyi inanın kullanmak bile istemiyorum ama...) ya daaaaa yalakalık yapmaktadırlar..böyle bir yerdi. İnsanların keyfi bekletildiği bir yerdi... Bu yaranmaya çalışan insanlar kendilerini o kadar kaptırmışlar ki artık söyledikleri o kadar kalıplaşmış ve ağızlarında çıkanı kulakları o kadar duymuyor ki normal şartlar altında (yani uyanıkken ne yaptığının bilincindeyken kendi farkına varmış durumdayken aile kurmuşsa çocuklarının kendisini acınası halde görmediği bir konumdayken, ailesi yoksa ilerde kuracağı aile için karısı için kocası için çocuğu için işte bu adam benim seçtiğim kişi dedirtebilecek aydınlıktayken) söylememesi gereken yapmaması gereken şeyleri yaptığında azar yediklerinde susuyorlar. Öyle bakıyorlar. Uyuşturulmuş gibi bakıyorlar. Azarı veren kişi ise bu salaklığın farkında hükmettiği korku sayesinde gülüyor.
Bir yere sap olmaz insanlar bence bunlar işte arkadaşlar. Tabi manevi anlamda yoksa olan olmuş zaten. Ben bu hayatta bu şekilde nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Bu şartlar benim için çok zor. Ben birine yalakalık yapabilecek biri değilim ki.
Değilim yani. Herkese normal gelen bu durum bana neden anormal geliyor anlayamıyorum inanın. Ben kitap okumayı seven biriyim okurum da. Küçüklüğümden beri okuduğum kitaplar sayesinde şu anki düşüncelerimin %60-70i oluştu. Hiç birine yalakalık yapmayı düşünmedim hayatımda. Zaten bende iğreti durur.
Benim bir şey istemem için bile kendimde çok şeyi değiştirmem lazımken bu çok başka bir şey. Düşünüyorum da acaba bu kadar kitap okumasaydım bu kadar film izlemeseydim de gene bu şekilde düşünür müydüm. Kendimi ilk hatırladığım zamanlarda bile her şeyi adaletli yapmaya çalışan birini hatırlıyorum. Orta okuldaydım sanırım ilk defa yaptığım bir şeyin sonucuna katlanmak yerine kardeşimin üzerine kalan (ben yaptığım halde) bir haksızlığı düzeltmedim. Ben yaptım onu demedim. Ve kardeşim yedi fırçayı. Mesela ben bunu hiç unutamıyorum. Belki kimse hatırlamaz bile. Ama bu benim için çok önemli. Ben benim adalet terazime aykırı bir şey yaptıktan sonra onu bir şey olmamış gibi unutursam uyuşturucu kullanan birinden ne farkım kalır merak ediyorum.
Babamın yanına geldim görüşmeden sonra. Dokunsan ağlayacak durumda olduğumu fark etmedi tabi ki. Neden fark etsin ki onun kafası okuduğum bölümle alakalı bir şey yapmamda. Kpssye hazırlanmamda. Dedim ki en iyisi senin işin patron sensin ben de kitapçı açmak istiyorum ben bunları yapamam dedim. Önce bu ülke böyle böyle felan derkenn o işte gelecek yok dedi bana. Kim kitap okuyor ki dedi. Geleceğimde belki üçüncü dakika da olmayacak bilemeyiz diyemedim. Kimsenin yaptığı işin garantisi yok diyemedim. Desem evet deyip onaylayıp kpssye hazırlan diyecek çünkü. Okulda kalmayı düşünmüyor musun hala dedi yapamam ben kendimi biliyorum dedim neden dedi.
Yani sanırım istiyor ki belirli bir maaşım olsun ama mutlu olup olmamak çok da önemli değil. Sabah kalktığımda okula gittiğim günlerdeki gibi sıçayım böyle güne demek istemediğimi, işime mutlu gitmek istediğimi bilmiyor. Peki ben ne düşünüyorum. Önceden çocuklar başta olmak üzere insanlara yardım edeceğim bir şey yapmak istiyordum ki hala istiyorum. Ama bunun için paramın olması lazım kafamdakimi yapabilmem için ben de o kadar para yok. Sonra düşündüm ki kitaplarla alakalı bir şey yapabilirim. Kültür seviyesi anlayış seviyesi yüksek insanlar gelir onları tanımaya çalışırım diye düşündüm. Bilgi birikimi olan insanlarla konuşurum diye düşündüm. Onlar kitap okurken kurabiye ve süt de satarım aynı zamanda diye düşündüm. Benim huzur mekanıma geldiklerinde kesinlikte teknolojik alet olmayacak kuralı getirdiğimi düşündüm. Sohbet edecekseniz ya da bir şey soracaksanız ya da araştıracaksanız orada bulunan tanımadığınız insanlara sorun demek istediğimi düşündüm. Buraya gelen insanlardan ihtiyacı olan insanlara yardım edip edemeyeceklerini sormak istediğimi düşündüm. Haftanın bir gününde bisiklet turu dalış günü motora binme günü yapıp bir sürü insanla kısa süreli ilişki kurup büyük kazanımlar elde etmek istediğimi düşündüm.
Düşündüm yani..yazarken bile huzur buldum. Denizi hissettiğimi düşündüm orada olduğumu dalış yaptıktan sonra balık tuttuktan sonra kitaplarıma geldiğimi düşündüm... Her ne kadar biraz daha sonra yapmam gerekecekse de varsayım olarak ortalama bir insan kadar yaşayacağımı düşünürsek neyi istemediğimi ve neyi istediğimi biliyorum ve eninde sonunda olacak ve olmasını umut ediyorum. Ben istiyorum vermesi Allah'tan. Bunları yapacak cesareti gücü mutluluğu... Hepinize huzurlu günler.
Allah karşımıza iyi ki tanımışım diyeceğimiz insanları çıkarsın gerisi hallolur.
Bugün yazmaya karar vermemin sebebi ise kursa başladığımda aynı zamanda çalışayım dediğim için ilk iş görüşmeme gitmem. Gittim. Girdim o yere. Hiç bir şey hissetmedim. Yeni bir şeye başlayacağımı düşündüğüm her şeyde yaptığım gibi dua etmedim. Sadece gittim yani anlayacağın. NE olacağını nasıl davranacağımı bilmeden kendimi deney olarak kullanarak gittim. Merak etme kendime izin verdim denek olmak için.
Ve.... Biri sigarasını tenezzül edip kendi yakmayıp yardımcısına yaktırır, bulunduğu yeri sahiplenir, koltuğunda mutludur; etrafındakiler hangi kelimeleri seçsem acaba diye düşünür (bu kelimeyi inanın kullanmak bile istemiyorum ama...) ya daaaaa yalakalık yapmaktadırlar..böyle bir yerdi. İnsanların keyfi bekletildiği bir yerdi... Bu yaranmaya çalışan insanlar kendilerini o kadar kaptırmışlar ki artık söyledikleri o kadar kalıplaşmış ve ağızlarında çıkanı kulakları o kadar duymuyor ki normal şartlar altında (yani uyanıkken ne yaptığının bilincindeyken kendi farkına varmış durumdayken aile kurmuşsa çocuklarının kendisini acınası halde görmediği bir konumdayken, ailesi yoksa ilerde kuracağı aile için karısı için kocası için çocuğu için işte bu adam benim seçtiğim kişi dedirtebilecek aydınlıktayken) söylememesi gereken yapmaması gereken şeyleri yaptığında azar yediklerinde susuyorlar. Öyle bakıyorlar. Uyuşturulmuş gibi bakıyorlar. Azarı veren kişi ise bu salaklığın farkında hükmettiği korku sayesinde gülüyor.
Bir yere sap olmaz insanlar bence bunlar işte arkadaşlar. Tabi manevi anlamda yoksa olan olmuş zaten. Ben bu hayatta bu şekilde nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Bu şartlar benim için çok zor. Ben birine yalakalık yapabilecek biri değilim ki.
Değilim yani. Herkese normal gelen bu durum bana neden anormal geliyor anlayamıyorum inanın. Ben kitap okumayı seven biriyim okurum da. Küçüklüğümden beri okuduğum kitaplar sayesinde şu anki düşüncelerimin %60-70i oluştu. Hiç birine yalakalık yapmayı düşünmedim hayatımda. Zaten bende iğreti durur.
Benim bir şey istemem için bile kendimde çok şeyi değiştirmem lazımken bu çok başka bir şey. Düşünüyorum da acaba bu kadar kitap okumasaydım bu kadar film izlemeseydim de gene bu şekilde düşünür müydüm. Kendimi ilk hatırladığım zamanlarda bile her şeyi adaletli yapmaya çalışan birini hatırlıyorum. Orta okuldaydım sanırım ilk defa yaptığım bir şeyin sonucuna katlanmak yerine kardeşimin üzerine kalan (ben yaptığım halde) bir haksızlığı düzeltmedim. Ben yaptım onu demedim. Ve kardeşim yedi fırçayı. Mesela ben bunu hiç unutamıyorum. Belki kimse hatırlamaz bile. Ama bu benim için çok önemli. Ben benim adalet terazime aykırı bir şey yaptıktan sonra onu bir şey olmamış gibi unutursam uyuşturucu kullanan birinden ne farkım kalır merak ediyorum.
Babamın yanına geldim görüşmeden sonra. Dokunsan ağlayacak durumda olduğumu fark etmedi tabi ki. Neden fark etsin ki onun kafası okuduğum bölümle alakalı bir şey yapmamda. Kpssye hazırlanmamda. Dedim ki en iyisi senin işin patron sensin ben de kitapçı açmak istiyorum ben bunları yapamam dedim. Önce bu ülke böyle böyle felan derkenn o işte gelecek yok dedi bana. Kim kitap okuyor ki dedi. Geleceğimde belki üçüncü dakika da olmayacak bilemeyiz diyemedim. Kimsenin yaptığı işin garantisi yok diyemedim. Desem evet deyip onaylayıp kpssye hazırlan diyecek çünkü. Okulda kalmayı düşünmüyor musun hala dedi yapamam ben kendimi biliyorum dedim neden dedi.
Yani sanırım istiyor ki belirli bir maaşım olsun ama mutlu olup olmamak çok da önemli değil. Sabah kalktığımda okula gittiğim günlerdeki gibi sıçayım böyle güne demek istemediğimi, işime mutlu gitmek istediğimi bilmiyor. Peki ben ne düşünüyorum. Önceden çocuklar başta olmak üzere insanlara yardım edeceğim bir şey yapmak istiyordum ki hala istiyorum. Ama bunun için paramın olması lazım kafamdakimi yapabilmem için ben de o kadar para yok. Sonra düşündüm ki kitaplarla alakalı bir şey yapabilirim. Kültür seviyesi anlayış seviyesi yüksek insanlar gelir onları tanımaya çalışırım diye düşündüm. Bilgi birikimi olan insanlarla konuşurum diye düşündüm. Onlar kitap okurken kurabiye ve süt de satarım aynı zamanda diye düşündüm. Benim huzur mekanıma geldiklerinde kesinlikte teknolojik alet olmayacak kuralı getirdiğimi düşündüm. Sohbet edecekseniz ya da bir şey soracaksanız ya da araştıracaksanız orada bulunan tanımadığınız insanlara sorun demek istediğimi düşündüm. Buraya gelen insanlardan ihtiyacı olan insanlara yardım edip edemeyeceklerini sormak istediğimi düşündüm. Haftanın bir gününde bisiklet turu dalış günü motora binme günü yapıp bir sürü insanla kısa süreli ilişki kurup büyük kazanımlar elde etmek istediğimi düşündüm.
Düşündüm yani..yazarken bile huzur buldum. Denizi hissettiğimi düşündüm orada olduğumu dalış yaptıktan sonra balık tuttuktan sonra kitaplarıma geldiğimi düşündüm... Her ne kadar biraz daha sonra yapmam gerekecekse de varsayım olarak ortalama bir insan kadar yaşayacağımı düşünürsek neyi istemediğimi ve neyi istediğimi biliyorum ve eninde sonunda olacak ve olmasını umut ediyorum. Ben istiyorum vermesi Allah'tan. Bunları yapacak cesareti gücü mutluluğu... Hepinize huzurlu günler.
Allah karşımıza iyi ki tanımışım diyeceğimiz insanları çıkarsın gerisi hallolur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)