Gecenin 03:04
ünden merhaba… Aslında bilmiyorum ne yazacağımı. Gene bir film izledim. Babil.
Şu an hayatta en gerçek duygunun acı olduğunu düşünüyorum. Mutluluk
kendini kandırmaktan başka bir şey değil. Dünyada acı varsa mutluluk çok aciz,
çok yapay, çok basit. Başkası ağlarken, acıyı sadece gözlerde görebilirken, acı
artık o insanların benliğine yerleşmişken, onların tarafından baktığımızda
acıyla hayat arasında hiçbir fark yokken, buradan baktığımızda umursamazlık
görebiliriz. Çünkü biz modern insanlarız. Çünkü biz bulunduğumuz konuma gökten
zembille indik. Çünkü biz acı nedir sadece bakarak anladığımızı sandık. Seni
anlıyorum, dediğimizde sanki gerçekten anladık. Ama aslında bir şey
bilmiyoruz. Ne bileyim.. Belki de saçmaladım sen de haklısın.
İlerde evim
olursa televizyon olmayacak evimde. Yasal uyuşturucu çünkü. İletişim çağında
gerçek iletişim kuramıyoruz. Televizyonun yerine filmleri koyabiliriz bence.
Haber izlemek kadar saçma başka bir şey varsa o da gene haber izlemektir.
…
dört yanımda dört nasihat
az gülüş bol zayiat
ölsem ala, dayanmak zor
senden bana zor bir miras
bol çetrefil, bol viraj
ölsem ala, dayanmak zor
nerelere gideyim..
az gülüş bol zayiat
ölsem ala, dayanmak zor
senden bana zor bir miras
bol çetrefil, bol viraj
ölsem ala, dayanmak zor
nerelere gideyim..
Sevgili Dost,
Günlerdir bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Yağmur suları şehrin göbeğini göle çevirdi. Sokakların kiri aktı, kalbimizin kiri duruyor. Yağmur suyu yumuşatırmış değdiği yeri. Rahmet! Gelin yıkmayalım, yıkayalım bu şehri!
Posta Kutusundaki Mızıka/ A. Ali Ural