İyi akşamlar. Uzun zamandır yazmadım.
Pek güzel bir yıl sayılmazdı. Ailemden birini kaybettim.
Onun dışında hiçbir şey yapmadım. Gerçekten hiçbir şey yapmadım. Sadece yemek yedim nefes aldım. He bir de spora başladım. Eskisi gibi film izlemedim. Çok fazla dışarı çıkmadım. Hayatımda olmasını istemediğim iki insan ile bağlarımı koparttım. Yoga yaptım. Daha mutlu olabilirim diye düşündüm. Saçlarımı iyileştirdim. Kitap çok okuyamadım. Belgeseller izledim. Daha sakin oldum. Daha anlayışlı olmaya çalıştım. Anlamaya çalıştım. Bazı arkadaşlarım hayatlarını kurdu. Bazıları çok güzel günler geçirmedi. Bir başkasının hayatının dışına çıktım. Böyle şeyler. Böyle olağan şeyler. Farklı zamanlarda farklı kişilerle olsa da aslında aynı şeyler sizinkilerle.
İnsan ne yaparsa kendi yapıyor, kendine yapıyor, kendi için yapıyor. Bazen diğer insanların etkileri olmuyor mu oluyor tabi ki. Ama onlar bizim izin verdiğimiz ölçüde etkiliyorlar bizi. Hem iyi anlamda hem kötü anlamda. İnsan başardığı her şeyi kendi yapıyor. İnsan bittiği her şeyi de kendi yapıyor. Duygularımızı kullanmak ve bunu öğretecek birini bulmak çok zor. Herkes kendi başına halletmeye çalışıyor bir şeyleri. Ailede öğrenmeye başlıyoruz ama orada eksik oluyor, çevreyi deniyoruz orada hiç olmuyor. Okulu deniyoruz orada da olmuyor. Biriyle öğrenmeye çalışıyoruz o kendi eksiz bize ne öğretebilir. Kısacası olmuyor. Herkes bir yerden eksik. Duyguların sayı olarak çokluğundan mı yoksa azlığından mı bilemiyorum. Duygular bize fazla mı geliyor eksik mi neden bilemiyoruz bunu.
Nereye doğru gidiyorum, ne zaman duracağım, ne zamana kadar bakacağım, ne zaman harekete geçeceğim? Kendi hayatıma kılıç sallamadan ne zaman zaman geçireceğim? Yolda kimler olacak, kimler elini uzatacak, kimler sadece bakacak, kimler benimle yürüyecek?
Bu kadar belirsizken, nasıl bu kadar belirli olabiliyor her şey?